I.
İnce Ayarlar
Şirketimiz
İnce Ayarlar, Ütopya’da
yerleşik, saatleri ayarlama işi
yapar. Şirketin sahibi Şakir Kübra bir Tanpınar hayranı, günün tarihinden 50 yıl önce yazarın
“Saatleri Ayarlama Enstitüsü” romanını
okumuş, bu işin köşeyi dönmek için en sağlam yol olduğuna cân-ı gönülden
inanmış ve elindeki 10 yüz bin Ütopik Lira sermaye ile İnce Ayarlar’ı
kurmuş.
Şakir
Kübra pratik adam! Ben diyeyim 10 beş bin, siz deyin 51 dört bin elemanı bir
çırpıda işe almış; organizasyonu da hiç gecikmeden tamamlamış. Organizasyon
şeması yatay, unvanlar 1. Müdür, 2. Müdür, 3. Müdür, 33. Müdür, bilmem kaçıncı
Müdür şeklinde devam ediyor.
Şakir Bey,
organizasyonu tamamladıktan hemen sonra dağıtım işine el atmış. Soyadı üstünde
büyük adam! Ütopya’nın her yerinde şubeler açmış, hatta internet, telefon gibi platformlar üzerinden dağıtım
kanalları bile kurmuş. Teknolojiyi yakından takip ediyor tabii… Hele bir "ayfon" uygulaması yaptırmış ki dillere destan, Tivitır’da aylardır “tirend topik”. Uygulama “yûzır fırendli” yani bir dost canlısı bir dost canlısı ki sormayın…herkes
yüklemek istiyor. Sadece bu mu, elbette hayır…tabi ki çok fonksiyonel,
oturduğunuz yerden Ütopya’daki her yerin saatini ayarlayabiliyorsunuz.
Şakir
Kübra’nın bir dolu hayali var. En büyük hayali ise “ince ayar yapmak”. O, yalnızca kulelerdeki,
duvarlardaki, masalardaki saatlere değil, vatandaşların kollarındaki saatlere
de ulaşabilmek, bunu yaparken nabız atışlarından saati takanın ruh halini
anlamak ve ona göre kampanya teklifleri göndermek istiyor. Vay bee… İşte
size gerçek zamanlı "Psiko Si AR EM"… İşte Vizyon...
Şirketin
en güçlü yanı ortak bir değer etrafında birleşebilme. Pazarlama odaklılık herkes için çok önemli. Personel var gücüyle tek bir amaca hizmet
ediyor, “KİŞİSEL SATIŞ".
İşbölümü
desen âlâ. İş ortamı iseee, son derece şeffaf ve demokratik. Öyle ki incir
çekirdeğini doldurmayacak bir mesele için geniş katılımlı
onlarca toplantı yapılıyor ve çoğunluğun tercihine göre karar veriliyor.
Müdirân
takımımız planlı, sistemli ve basiretli bir yönetim sergiliyor. "Egzekütiv"lerin
stratejik yaklaşımları ise bu gün değilse yarın "keyz sıtadi" olur. Değil "Harvırd"da, hani şu dünyanın
uydusu olan ay var ya, orda bile ders olarak okutulur da Marslılar kıskançlıktan
çatır çatır çatlar, bu yüzden bi dünya para ödeyerek aya yüksek
yüksek lisanslar, en afilisinden "embiey"ler yapmaya gider. Sonra dön Mars’a,
yaz bi "sivi", patlat bir iki ay lisanı, gelsin makam mekikleri, "si i o"luklar…
Peki
ya Şakir Kübra?
Böyle
üstün yetenekli insanları yönetici olarak atadığı için kendisiyle gurur
duyuyor, “patron kurban olsun sana” isimli şarkıya bir "vidyo kılip" çektirerek bütün herkese "meyil"le göndermeyi düşünüyor.
Yani alan
memnuuun satan memnun.
Bize
düşen ise alkış.
Ne diyelim? Aşkolsun, "mış gibi" atına binip te sözde kaleler fethedenlere!
(Devam edecek.)
NOT: Bu yazıda yer alan şirket, yer,
kişiler tamamen hayal ürünüdür.