21 Eylül 2012 Cuma

Bir Yönetim Hikayesi- İnce Ayarlar


I. 

İnce Ayarlar

Şirketimiz İnce Ayarlar, Ütopya’da yerleşik, saatleri ayarlama işi yapar. Şirketin sahibi Şakir Kübra bir Tanpınar hayranı,  günün tarihinden 50 yıl önce yazarın “Saatleri Ayarlama Enstitüsü”  romanını okumuş, bu işin köşeyi dönmek için en sağlam yol olduğuna cân-ı gönülden inanmış ve elindeki 10 yüz bin Ütopik Lira sermaye ile İnce Ayarlar’ı kurmuş.

Şakir Kübra pratik adam! Ben diyeyim 10 beş bin, siz deyin 51 dört bin elemanı bir çırpıda işe almış; organizasyonu da hiç gecikmeden tamamlamış. Organizasyon şeması yatay, unvanlar 1. Müdür, 2. Müdür, 3. Müdür, 33. Müdür, bilmem kaçıncı Müdür şeklinde devam ediyor.

Şakir Bey, organizasyonu tamamladıktan hemen sonra dağıtım işine el atmış. Soyadı üstünde büyük adam! Ütopya’nın her yerinde şubeler açmış, hatta  internet, telefon gibi platformlar üzerinden dağıtım kanalları bile kurmuş. Teknolojiyi yakından takip ediyor tabii… Hele bir "ayfon" uygulaması yaptırmış ki dillere destan, Tivitır’da aylardır “tirend topik”. Uygulama “yûzır fırendli” yani bir dost canlısı bir dost canlısı ki sormayın…herkes yüklemek istiyor. Sadece bu mu, elbette hayır…tabi ki çok fonksiyonel, oturduğunuz yerden Ütopya’daki her yerin saatini ayarlayabiliyorsunuz.

Şakir Kübra’nın bir dolu hayali var. En büyük hayali ise “ince ayar yapmak”. O, yalnızca kulelerdeki, duvarlardaki, masalardaki saatlere değil, vatandaşların kollarındaki saatlere de ulaşabilmek, bunu yaparken nabız atışlarından saati takanın ruh halini anlamak ve ona göre kampanya teklifleri göndermek istiyor. Vay bee… İşte size gerçek zamanlı "Psiko Si AR EM"… İşte Vizyon...

Şirketin en güçlü yanı ortak bir değer etrafında birleşebilme. Pazarlama odaklılık herkes için çok önemli. Personel var gücüyle tek bir amaca hizmet ediyor, “KİŞİSEL SATIŞ". 

İşbölümü desen âlâ. İş ortamı iseee, son derece şeffaf ve demokratik. Öyle ki incir çekirdeğini doldurmayacak bir mesele için geniş katılımlı onlarca toplantı yapılıyor ve çoğunluğun tercihine göre karar veriliyor.

Müdirân takımımız planlı, sistemli ve basiretli bir yönetim sergiliyor. "Egzekütiv"lerin stratejik yaklaşımları ise bu gün değilse yarın "keyz sıtadi" olur. Değil "Harvırd"da, hani şu dünyanın uydusu olan ay var ya, orda bile ders olarak okutulur da Marslılar kıskançlıktan çatır çatır çatlar, bu yüzden bi dünya para ödeyerek aya yüksek yüksek lisanslar, en afilisinden "embiey"ler yapmaya gider. Sonra dön Mars’a, yaz bi "sivi", patlat bir iki ay lisanı, gelsin makam mekikleri, "si i o"luklar…

Peki ya Şakir Kübra?

Böyle üstün yetenekli insanları yönetici olarak atadığı için kendisiyle gurur duyuyor, “patron kurban olsun sana” isimli şarkıya bir "vidyo kılip" çektirerek  bütün herkese "meyil"le göndermeyi düşünüyor. 

Yani alan memnuuun satan memnun.

Bize düşen ise alkış. 

Ne diyelim? Aşkolsun, "mış gibi" atına binip te sözde kaleler fethedenlere!

(Devam edecek.)


NOT: Bu yazıda yer alan şirket, yer, kişiler tamamen hayal ürünüdür.