Daha önceki yazımızda ( aşağıdaki link) İnce Ayarlar Şirketi'ni tanıtmış ve devamı geleceğini ifade etmiştik.
Hikayenin devamı, müşteri yaklaşımını konu alıyor.
II.
İnce
Ayarlar’ı genel olarak tanıdıktan sonra biz asıl konumuz olan müşteri tarafına
dönelim.
Hakkı
teslim etmeli, İnce Ayarlar’ın organizasyonunda “müşteri” düşünülmüş ve onunla
ilgilenecek bir bölüm bile oluşturulmuş. Hatta daha ileri gidilmiş bu bölümün işi “müşterinin
sorunlarına çözüm bulmak” olarak tarif edilmiş ve bütün şirkete duyurulmuş.
Bölüm
amirleri işleri konusunda oldukça titizler. Problem çözme noktasındaki yaklaşımları,
göz kamaştırıyor. Egzekütivler için hazırladıkları cillop raporlar da bunun bir
göstergesi hani… Bu raporlar adeta dile geliyor ve hazırlatanın duygularına
tercüman oluyor, ben varya ben… Ben… BEN… BENNN… Meydan er görsün!
Bu
irfan ve iz’an sahibi idareciler “iç düzelmeden dış düzelmez” düşüncesindeler.
Bu sebeple vakitlerinin büyük kısmını içeriyi düzeltmekle geçiyorlar. Şirkette
yapılan her projede yer almak konusuna baş koymuş gece gündüz çalışıyorlar.
Bazen, işlerin yoğun olduğu zamanlarda müşterilerden gelen şikayetleri hiç
bakmadan arşivden silmek zorunda kalsalar bile fark gözetmeksizin bütün
toplantılara iştirak ediyor, muhasebe fişlerinden veri tabanı yönetimine kadar
her konuda görüş bildiriyorlar.
Uzmanlık
ve iş bölümü bir şirkette ancak bu kadar yerleşebilir, bravo!
***
Gelelim
Şakir Kübra cephesine…
Şirkette işler ilk yazıda belirtildiği üzere “tıkırında” giderken Şakir Bey’in odasına düşüyor yolumuz. Onu kurmayları ile keyifli bir sohbette bulmayı beklerken, tek başına, sıkıntılı bir vaziyette adımlarken görüyoruz.
Belli ki bir konuya takılmış kafası. Sayın Kübra “her şeyi bilen adam” ne de olsa. Elbette ki yürürken beynin daha iyi çalıştığını da biliyor.
İçinde küçük bir golf sahası da yer alan ve şanına yakışır büyüklükte bir alan kaplayan makam odasında ileri geri yürüyor ve bir taraftan da söyleniyor.
Anlıyoruz ki Şakir Bey "akşamdan kalma" yani akşamki aile yemeğinden!..
Meğer son
günlerde sosyal medyada İnce Ayarlar ile ilgili müşteri şikayetleri yer almaya başlamış ve bu şikayetler kayınpederine kadar ulaşmış. Hata bulmak ve karşısındakinin yüzüne vurmak noktasında pek mahir olan kayınpeder fırsatı kaçırır mı hiç yapmış yapacağını.
Zavallı Şakir Bey, aile efradı önünde rezil olduğuna mı yoksa bu şikayetlerden daha önce haberi olmadığına mı yansın!
Zavallı Şakir Bey, aile efradı önünde rezil olduğuna mı yoksa bu şikayetlerden daha önce haberi olmadığına mı yansın!
Şirkete gelen şikayetler
özel kalem 27. müdürünü aşıp kendisine ulaşamasa da tıvitır olsun, feysbuk
olsun sosyal ortam bürokrasi dinlemiyor, böyle yemeğin ortasında kayınpeder diliyle ulaşıyor insana.
Sekreterinden
müşteri ile ilgili departmanın müdürünü bağlamasını istiyor. Bu adama iyice bir fırça çekip ferahlayacak...Ne yazık ki müdür, şirket
dışında stok yönetimi konulu bir
seminerde.
Çekemediği fırça sıkıntısını bir kat daha artırıyor ve adımlarını hızlandırıyor.
Çekemediği fırça sıkıntısını bir kat daha artırıyor ve adımlarını hızlandırıyor.
“Acilen
konu ile ilgilenecek birini bulmak gerekir” diye geçiriyor içinden.
“1.Müdür
nasıl olur? Ama o bu gibi işlerle uğraşamayacak kadar stratejik bir konumda.
Evet, evet onu bu tür mevzularla uğraştırmamak gerek.”
“Peki
ya 5. Müdür? Daha geçenlerde başını kaşıyacak vakti olmadığından bahsediyordu,
yok o da olmaz”.
Bir kapuçino söylüyor. Koltuğunun
içine gömülüp bir yudum içiyor ki dışarıdan Yetkin Az’ın sesini işitiyor. Yüzü
ekşiyor… Yetkin Az kayınpederinin uzaktan bir akrabası. Bütün gün başı önünde saat
tamiri ile uğraşan, kimsenin etlisine sütlüsüne karışmayan, sesi içine kaçmış
bir adam... Allah biliyor ya hiç hazzetmiyor bu adamdan. Ah o kayınpeder varya kayınpeder, o olmasa bir gün tutmayacak şirkette.
Telefon
çalıyor, sekreter Yetkin Bey’in kendisi ile görüşmek istediğini söylüyor. “Meşgul
olduğumu söyle” derken zihninde bir ışık parlıyor aniden, “hayır hayır içeri
gönder” diyor. Yüzüne bir gülümseme yayılıyor ve “şikayetlerle uğraşacak kişi
belli oldu işteee. İşe uygun adam, adama uygun iş. Kayınpedere Yetkin, Yetkin'e kayınpeder. İşte fırsat, al birini vur ötekine. Hay aklınla bin yaşa Şakir."
Devam edecek...