13 Ocak 2015 Salı

Okuma Notları-5





Mustafa Kutlu'dan...

SOLMUYOR ÇİÇEK
...
Suyunu kesmiş, havasını kirletmiş, ışığını yasaklamışlar. 
Yine de solmuyor çiçek.
Çocuk karanlığa ve soğuğa karşı gülüyor. O gülünce dağlar ve bulutlar yürüyor, ağaçlar selama duruyor.
...
İhtiyar yanıbaşında biten çiçeğe eğiliyor. Çiçeği okşuyor gözleriyle. 
...
Makinalar üşüşüyor üzerine, markalar hücum ediyor. Havai fişekler patlıyor, bir şehrayin. Sonra dekoderler, füzeler.
Bilerek ve bilmeyerek, basıyor, eziyor, çiğniyor ve gömüyorlar çiçeği.
Her defasında, yeni bir şafak vakti, yeni bir filizle "Merhaba" diyor çiçek.
...
Ezan sesi...Fırından çıkan ekmeğin...çocuğun, simidin, ihtiyarın, ülkenin, alemin üzerinde dolaşıyor.
Ezan sesi ile uyanıyor çiçek.
Telaşa vermeden sabahı, sıyrılıp çıkıyor toprak üstüne. Dalını yaprağını uzatıyor, rengini parlatıyor güneşe karşı.
Tipi, boran, don vuruyor. Gelen vuruyor, giden vuruyor. Yine de solmuyor çiçek.

"Bu çiçeğin nesine
Uyandım yar sesine
Mevlam sabırlar versin
Çiçeğin annesine."

***
Gece Sohrab Sepehri ile başlamış, O'nun "hüzünlü hüznüne" eşlik etmişti.

"Bir renk yok ki bana biraz sabret, seher yakın desin
Her an gönlüm feryat halinde, ah! Bu ne karanlık bir gece!
Gönlümü ferahlatacağım gülüş nerede?
Denize dökeceğim damla nerede?
Tutunacağım kaya nerede?"

*
Digerân râ hem ğam hest be dil
Ğam-ı men, lîk, ğam-ı ğamnâk est.

Başkalarının da gönüllerinde hüzün var 
Ama bendeki, hüzünlü bir hüzün...

Gerçekten de hüzünlü bir hüzün Sohrab'ın ki... 

***

Daha sonra Mustafa Kutlu ile devam etti Gece. 
Dem Bu Demdir, güzel kitap. 
Kutlu'da da hüzün hep var. 
Ama O'nunki umutlu bir hüzün...

13 Ocak 2015, Salı