1 Ocak 2014 Çarşamba

Aslan Döğmesi


Kazvinlilerin meraklarından ve âdetlerinden idi ki:
Başlarına gelecek herhangi bir kazayı önlemesi itikadıyle, vücutlarına, kol ve omuzlarına iğne ile mavi döğmeler yaptırırlardı.
Bir Kazvinli, dellâke (döğmeciye) gidip: "Bir döğme yap, hem de güzel olsun" dedi.
Dellâk: "Ey yiğidim ne nakşı döğeyim?" diye sorunca "kükremiş bir aslan resmi olsun" dedi.

"Ben aslan burcundanım, onun için aslan nakşını vur, amma iyi çalış ve mavi rengi bol koy."
Dellâk: "Nakşı nereye vurayım?" diye sorunca o "iki küreğimin arasına vur" diye cevap verdi.
Dellâk iğneyi saplar saplamaz, yiğin de sırtı acımaya başladı.
Yiğit inlemeye başladı, "ey üstat, beni öldürdün, vurduğun nakış nedir?"
Dellâk: "Aslan yap dememiş miydin?" dedi. Kazvinli sordu: Hangi uzvundan başladın?"
Dellâk: "Kuyruğundan" diye cevap verdi. Kazvinli : "Bırak kuyruğunu iki gözüm, kuyruksuz olsun" dedi.
"Aslanın kuyruğundan kuyruk sokumum sızladı; onun kuyruk yeri benim nefesimi tıkadı.
Ey aslan resmeden, varsın aslan kuyruksuz olsun, zira iğne yarasından yüreğime fenalık geldi."
Dellâk Kazvinliye kulak asmadan, aslanın bir başka uzvunu menfaatsizce ve pervasızca yapmak üzere iğneyi batırdı.
Kazvinli yine bağırdı: "Ya bu yaptığın da aslanın neresi?" Dellâk: "Kulağı ey yiğitciğim" dedi.
Kazvinli: "Ey hekim bırak aslan kulaksız olsun; kulaktan da vazgeç de işini kısa tut" dedi.
Dellâk bu defa iğneyi başka bir yere batırmaya başlayınca Kazvinli yine feryadı bastı.
"Bu üçüncüsü de aslanın hangi tarafıdır?" dedi. Dellâk: "Karnıdır azizim" diye cevap verdi.
Kazvinli: "Aslan karınsız olsun, zira ıztırabım pek fazla" dedi.
Dellak şaşkınlıktan parmağı ağzında bir zaman dondu kaldı.

Hiddetinden iğneyi yere çaldı ve: "Dünyada kimsenin başına böyle bir iş gelmemiştir.
Kuyruksuz, başsız, karınsız bir aslan kim gördü, Allah bile böyle bir aslan yaratmadı" dedi.

Ey kardeş, iğne acısına katlan ki kafir nefsin acısından kurtulasın.
...
Hakk'ı yüceltmek ve tazim etmek ne demektir? Kendini (yüceliklere karşı) toprak mertebesinde görmektir.
Hüda'yı tevhit ilmini öğrenmek ne demektir? Bir olanın huzurunda kendini yakıp yok etmektir.

Eğer gün gibi (aydınlanıp parlamak) istiyorsan, gece gibi olan varlığını yak!
Bakırın iksir içinde eriyip (altın olması gibi) varlığını o varlığı meydana getirenin varlığında erit, yok et (ki sen de altın olasın)!
Sen ellerini "ben" ve "biz" üzerine sımsıkı kapamışsın,bütün bu manevi harabiyet bu ikilikten hasıl oluyor.

Mesnevi Şerhi
Kenan Rıfai