Sanat, sadece madde üzerine verilen
şekil midir? Sanat eseri somut olan, ortaya çıkan ve beğeniye sunulan mıdır, yoksa ruhumuzda saklı olan mıdır? Şaheser neye denir?
Sanatı icra etmek ne demek? Sanatın
insanı dönüştürmesi ne demek?
Sanatın fonksiyonu nedir? Geçmişi, içinde bulunduğumuz zamanı ve geleceği bize nasıl anlatır?
Bütün bu soruları cevaplamaya ihtiyacım
var. Her şeyi yerli yerine koymaya ve bunu ciddi bir disiplin içinde yapmaya.
"Peki nasıl olacak? Akademi bir yol olabilir mi?" diye düşünüyorum.
Kapıları çalıyorum, kapıyı açmakla
görevli olanlar –ki onlarda sanatla işdigal ediyor-senin burada ne işin var
diye hayrete düşüyorlar. Sen ki bunca yıl iş hayatı içinde olmuşsun!
Onlardan daha fazla şaşkınım.
Küçücük bir odada, bir masanın
etrafındayız ama arada aşılmaz mesafeler var.
Konuşuyoruz ama aslında
konuşmuyoruz.
İş hayatında sanatla uğraşanları
anlamayan hatta dudak büken insanlara alışığım oysa.
Madalyonun bu yüzünü ilk defa
görüyorum.
Anlıyorum ki yürüyecek daha çok yol
var.
Elime bir kitap alıyorum, bir kitaba
sığınmak istiyorum.
Kitabın adı Sanat Bizim Neyimize?
Evet tam da bunu merak ediyorum, sanat benim neyime?
Merakla okumaya başlıyorum.
Kitabın yazarı Ömer Lekesiz, Mustafa
Kutlu ile yaptığı bir konuşmadan aşağıdaki cümleleri naklediyor.
“...kainattaki ahenge iştirak etmek
isteyişimiz sanatsal yönelişimizin temelini oluşturur. O ahenk içinde yok olma
arzumuzla, o ahengin içinde var olma niyetimiz bizi sanatla buluşturur.”
Ve devam ediyor “…sanatı genel
manada kulun kendilik bilgisini Allah’a bildirmesi olarak tanımlamalıyız.”
...
Ellerinize sağlık Ömer Lekesiz, iyi ki yazıyorsunuz.
...
Ellerinize sağlık Ömer Lekesiz, iyi ki yazıyorsunuz.
İstanbul, Temmuz 2013