21 Temmuz 2018 Cumartesi

Belkıs'ın Etekleri, Hayırda Kalmak ve Meleklerin Şaşkınlığı

"Bir şey yap güzel olsun. Huzura vesile olsun, rikkate yol açsın, şevk versin, hakikate işaret etsin.

Bir şey yap doğru olsun. İnsanları yalanın yanlışın bataklığına düşmekten korusun. Rüzgâra ve akıntıya kapılmasın...

Bir şey yap adil olsun. Haktan hukuktan ayrılmasın." 

diyor Mustafa Kutlu Hüzün ve Tesadüf adlı kitabının bir yerinde. 
Derin derin düşündürüyor bu cümleler insanı. 
Kelimeler bir inci kolye misali, tek tek dizilmiş, her biri ayrı akış veriyor düşünceye...huzur, rikkat, yol, şevk, hakikat... 
Ne çok severim bu kelimeleri. 

***

Bir süredir düşünüyorum insan nasıl "hayırda kalır" diye. Sevdiklerime de bu dileği iletiyorum yazarken, konuşurken.

Geçen yıl bir yerde okuduğum Farsça şiir geliyor aklıma, mealen;
"Öyle bir geçmişiz ki varlık gülşeninden
İncinmemiş bir gülün rengi bile hazanımızdan" diyor şair. 

Bu mısralar, ilk okuduğumdan bu zamana her aklıma geldiğinde aynı görüntüyü canlandırıyor zihnimde... Belkıs'ın etekleri, billurdan köprü... 

Belkıs, 
Korkma
Sal eteklerini rüzgâra
Bil ki emniyettesin
Billurdan köprüler kurmuş Süleyman sana!
...
Yürü,
Yalın ayak
Kuşları ürkütmeden
...
Bu rüya senin
Bu hayret senin
Uçuşan etekler senin
Bu ipek ruh senin
Teslimiyet senin
Aşk senin
Hakikat senin!

***
Belkıs'ın yolu... billur köprünün ahengi... Bu estetik, bu akış...
İnsanın içi ışıyor.

***

Varlığımız da hep böyle ışısa keşke. 
Işık saçsak kendi yolumuza ve dahi içinde bulunduğumuz aleme.
Böylece göçüp gidiversek dünyadan.
İncitmeden...
Bir başkasını incitme ihtimali içimizi acıtsa. Yapıp ettiklerimize bu gözle bir defa daha baksak. Bu yakışmadı desek, zor da olsa dursak, bu ben değilim diyebilsek...
İncitme ihtimali alıkoysa bizi yanlıştan, rızaya çevirse rotayı.
Hakikate iletse. 
Hakikate aşkla bağlanmaya vesile olsa. 
Varlığın âhengine teslim eylese. 
İpek gibi yumuşacık olsa, merhametle kuşansa ruhumuz ve bu merhamet sağlam irademizin teminatı olsa.

İncinmesek...
Gözlerimiz hatalarını görse, kulaklarımız yanlışlarını duysa da etrafımızdakilerin Allah'a sığınıp hayırda kalmak için gayret edebilsek.
Bin bir sabırla dolsa içimiz.
Ara sıra tehnalara çekilip "güçlü ol ey kalbim güçlü ol/yapacak daha çok işimiz var" diyebilsek kendimize...
Bunu bize diyecek güzel insanlar biriktirebilsek...
Kötü niyeti, hileyi fark edebilecek kadar basiretli olsak ama bütün bunları iyiliğin gücü ile bertaraf edebilsek...

İyi olma yoluna baş koysak.
Karınca misali bu yolda olmanın anlamına varabilesek.
Çalışkanlığımızla en güzel cevabı verebilsek kötülüğe..

İçimiz nurlansa...
Yüzümüz nurlansa...
Özümüz nurlansa...
Sözümüz nurlansa...
Hayra talip olabilsek...
Hayrı niyaz edebilsek...
Hayırla işleyebilsek...
Hayırda kalabilsek...

ve vakit geldiğinde, "irciu" sırrı üflendiğinde ruhumuza, şifa veren bir bahar rüzgarı gibi geçiversek varlık gülşeninden!

Arkaya dönüp baktığımızda;
"Öyle bir geçmişiz ki varlık gülşeninden
İncinmemiş bir gülün rengi bile hazanımızdan" diyebilsek...

Melekler hayret etse, şaşkınlıkla bakakalsalar ve şöyle fısıldaşsalar arkamızdan:

"Bir taraftan can bağışlamak, diğer taraftan sanki hiç olmamış gibi varlık yükü bırakmamak!"







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz kaydedilmiştir, teşekkür ederiz.